27 Ekim 2010 Çarşamba

Alevli Günler - İstanbul Halk Tiyatrosu

“ Madde 226 - İhrak neticesi cesetten hasıl olan bakaya hususi kablar derununda mezarlık dahilinde bir daire-i mahsusada hıfzedilir.”
Anlaşılmadı mı?
24 Nisan 1930 tarihinde kabul ve 1489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1593 numaralı UMUMİ HIFZISSIHHA KANUNU’na ait bir madde bu.
Bugünkü dilde anlamı ise şu:
“MADDE 226 - Yakılma sonucu cesetten kalanlar  özel kaplara konularak, mezarlık dahilinde özel bir dairede  saklanır.”

İstanbul Halk Tiyatrosu’nun(İHT) son oyunu Alevli Günler ile ölümden sonra bedenin yakılması  yeniden gündeme geldi. Kanunda yeri var(hem de 1930 dan beri) ama uygulaması sorunlu bir konu. Oyunun ismi, çıkış noktasındaki aleve hem de Aleviliğe gönderme yapıyor.

23 Ekim 2010 Cumartesi

Sûrname (-i Yiğit Sertdemir) 2010 – İstanbul BB Şehir Tiyatroları

Sûrname : Divan edebiyatında şehzadelerin sünnet, kadın sultanların evlenme törenlerinin anlatıldığı şiir ya da düzyazı biçimindeki yapıt.Yazıldıkları dönemin toplumsal yaşamına ilişkin bilgiler vermeleri nedeniyle tarihsel bakımdan da önemi olan sûrnamelerde çoğu zaman haftalar süren bu törenlerdeki yarışmalar şölenler verilen armağanlar en ince ayrıntısına kadar betimlenir. 16 yüzyıldan sonra biçimlenip gelişmiştir. Bazısı mesnevi biçiminde bazısı da kaside biçimindedir.” (Anabritannicca)”

Zaman içinde minyatür  ile resimlenen Sûrname metinleri bugünün özel günleri kaydetmek için tercih edilen video çekiminin işlevine sahiptir. Sûrname’ler yazarının ismi ile anılmaktadır.

Son yıllarda tiyatromuzun en çalışkan ve içimize umut veren yazarı Yiğit Sertdemir,  Sûrname 2010’u  (Sûrname-i Yiğit) yazarak tiyatromuza ve  tarihine yeni bir katkıda bulunmuş.

19 Ekim 2010 Salı

İBB Şehir Tiyatroları - Arzunun(Onda Dokuzu) Dokuz Parçası / Dokuz Kadın

Heather Raffo, annesi Amerika’lı babası Irak’lı bir yazar ve oyuncu.  Irak’ın işgal edilmesi ile birlikte doğup büyüdüğü Amerika’da , Irak’lı tarafına sahip çıkmak zorunda kalmış olmalı ki  dışarıdan baktığı ülke(si) hakkında ismini daha önce yazılmış bir başka kitaptan aldığı tek kişilik oyunu yazmış ve 2003 yılında oynamış.

Kendisi ile yapılan bir söyleşide (http://video.google.com/videoplay?docid=-947501034711167216#) oyunu tek kişilik  olarak tasarlamasının esas nedenini eğer farklı kişiler tarafından oynanmış olsa seyircinin oyunu bir belgesel gibi algılayacağını ve taraf tutmaya başlayacağını düşündüğünü söylemiş. Amacı  bir rolde toplamış olduğu karakterlerin bütünü üzerinden ana mesajı vermekmiş.Ama yazının içinde de anlatacağım gibi “arzunun dokuz parçası”ndan dokuz kadın, dokuz arzu fikri ikna edici bir algı vermemektedir.

14 Ekim 2010 Perşembe

Tehlikeli İlişkiler - İstanbul BB Şehir Tiyatroları

İstanbul BB Şehir Tiyatroları’nda Tehlikeli İlişkiler (Choderlos de Laclos) sahneye çıktı.
İçinde yaşadığımız dünyadaki tehlikeli ilişkiler’i akıllara getiren bu eser, konu ile ilgisi zayıf olan seyirciyi hiç beklemediği yerden vurabilir  . Dünyanın en ücra köşesinde yaşayan kendi halinde biri bile herhalde bu tür ilişkilerin tehlikesini aklına getirmiyor artık. Her gün tvde karşısına çıkan , aklını, malını, sağlığını her türlü badireden sıyırmak ama sıyırtmamak için Ali’nin külahını Veli’ye giydirme peşinde, envai çeşit tehlikeli ilişkiden ilişki seçen dünyalının 18.yüzyılın dünyasında fırtınalar koparan modelde bir tehlikeli ilişkiye karnı tok.(”Biz nelerini gördük, bu da bir şey mi?”)

9 Ekim 2010 Cumartesi

Gaziantep BB Şehir Tiyatrosu ve Keşanlı Ali Destanı

Gittiğim yerlerde tiyatro ararım . Gaziantep’de  “tiyatro”yu buldum ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi(GBB) Şehir Tiyatrosu tarafından sahnelenen Keşanlı Ali Destanı’nı (Haldun Taner) seyrettim.

Oyun sonunda sertifikalarını alan gençlerin heyecanını gördüm , Genel Sanat Yönetmeni(GSY) Özgür Yüksel ile oyunun yönetmeni Abdullah Alparslan ile tiyatro üzerine söyleştik . Gaziantep’de tiyatronun nabzını hissettim , görüp dinlediklerim ile  araştırıp öğrendiklerimden tiyatro adına ümitlendim , paylaşmak istedim ,bu yazı ortaya çıktı.

4 Ekim 2010 Pazartesi

5. Yılında DOT ve Malafa

Dot , ilk kez  Ekim 2005 de seyirci ile buluştu , 2010 da 5. yılını tamamladı.

Başlangıcından bu yana Dot , örnek alınan, imrenilen, kıskanılan, yerilen  bir tiyatro oldu. Oyunlarından,  sadece tiyatro sütunlarında değil siyasi yazarların sütunlarında da bahsedildi. Özel ilgileri olmasa da elit bir kesim, oyunları ile ilgilendi. Dot’un estirdiği rüzgâr , tiyatromuzda yakından hissedildi. Başka girişimlere örnek oldu. Yaptığı tiyatro Dot adı ile özleşti. Genel bir değerlendirme ile , Dot’un , 5 yılda özel bir yere oturtulan tiyatro haline geldiğini söylemek yanlış olmaz.

Dot Takımı’nın kurucu ortakları , Murat Daltaban, Süha Bilal , Özlem Daltaban...
Dot’un Sanat Yönetmeni  Murat Daltaban ; prodüksiyon, yönetim ve tanıtım’ı Özlem Daltaban tarafından yapılmakta . Süha Bilal tiyatro seven bir iş adamı. Her biri kendi işlerinde başarılı olan bu üçlünün , tiyatroda doğru bir işletme modelini oluşturduğunu düşünüyorum.